Japon Balığı Kargaşası

“Hepimizin işleri ters gidiyor ve üzgünüz. Bazı şeylere sahibiz ama hep bir şeyler eksik. Kimse istediği her şeye sahip olamaz. Bir de herkes yalnız.”

Kanoko Otomako’nun yazdığı, dilimize Esranur Yiğit ve Esmanur Yiğit tarafından çevrilip 2022’de İthaki Yayınları tarafından basılan Japon Balığı Kargaşası, iki novelladan oluşan bir kitap. 2. Dünya Savaşı öncesi ilk Japon kadın yazarlardan olan Otomako 1937’de yazmış bu kısa romanı.

İlk novella olan “Japon Balığı Kargaşası”nda hikâyenin anlatıcısı olan Mataiçi, Japon balığı üretip satan bir ailenin evlatlık oğludur. Ailenin patronunun kızı Masako ile aynı okula gitmektedirler. Mataiçi çocukken neredeyse zorbalık uyguladığı Masako’ya, genç kızlığa geçişi ile beraber âşık olur. Farklı sınıflardan olmalarının yarattığı uçurum bu aşkı imkânsız kılar. Mataiçi, Masako’nun güzelliğini andıran bir Japon balığı üretmeye çalışır ancak bu iş gittikçe saplantılı bir hal alır.

İkinci novella olan “Yemek İblisi” ise yine alt sınıftan gelen ancak çeşitli sanat dalları ile ilgilenip üst sınıfta takdir görme hayali kuran Betsuşiro’nun hikâyesi. Kahramanımız birçok sanat dalında kendini yetiştirir ancak istediği ilgi ve övgüyü bir türlü elde edemez. Aşçılığının beğenilip öne çıkması ile “usta” olarak anılsa da onun için yeterli olmaz ve yıllarca kendisine yöneltilen kibri ve küçümsemeyi başkaları ile ilişkilerinde tavır olarak benimser.

“Eskilerin ölmesine izin verecek cesaretin yoksa, yeni şeyler yaratmanın büyük sorumluluğunun üstesinden gelemezsin.”

Her iki novellada da kahramanlarımız sınıfsal ayrımı zaman zaman karşısındakini, zaman zaman da doğayı küçümseyip alt etmeye çalışarak ortadan kaldırmaya çalışır. Bu sebeple, aslında kendilerine has çeşitli becerilere sahip olsalar da huzurlu hayatlar süremezler.

Yazarın bir kartpostala bakıyormuş hissi veren tasvirlerine ve atmosfer yaratmadaki hünerine hayran kaldığımı söylemeliyim. Ayrıca her iki novellada da umut ve gayret öğelerini öylesine dozunda bir karamsarlıkla harmanlamış ki kahramanların sıkışmışlığını okuyucuya derinden hissettiriyor.

Japon kültürüne merakınız varsa, insanın varlığını kanıtlamaya dair maceraları ilginizi çekiyorsa sizi Otomako’nun kurduğu bu büyülü atmosfere davet ediyor ve kitabı okumanızı öneriyorum. Yazımı, kitabın beni en etkileyen cümlelerden biri ile bitirmek isterim;

“Bilinçli olarak aradığın şeyi aradığın yoldan elde edemezken, o şeyi düşünmeyi bırakıp terk ettiğin geçmişinden ya da ummadığın bir ara yoldan, havadan süzülürcesine sunan hayat ne garip.”

Keyifli okumalar…

Similar Posts