Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

“Bu aşk hikayelerinin sonunu hep aynı kişi mi yazıyor? Başlangıçları farklı ama sonu hep aynı.”

Arif ilk kitabını yazmaya çalışan bir yazar adayıdır. Kadınlar ve ilişkiler üzerine çözemediği, anlamlandıramadığı pek çok şey vardır ve bir de yolunda gitmeyen ilişkisi. Romanında hayali, kendisine göre ideal bir kadın yaratırken eş zamanlı olarak Müzeyyen ile tanışır. Müzeyyen ilişkide baskın, kendine has bir hayatı ve sınırları olan bir kadındır. Arif ile ilişkisinde de genelde alışılanın tam aksine kendi sınırlarından, duruşundan vazgeçmez. Bu bir yandan Arif’i ters yüz ederken bir yandan da onun ilişkinin ‘öteki’ tarafına geçmesine vesile olacaktır.

Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku; İlhami Algör’ün romanından uyarlanan bir dram. Çiğdem Vitrinel’in yönetmenliğini yaptığı 2014 yapımı filmin başrollerini Erdal Beşikçioğlu ve Sezin Akbaşoğulları paylaşırken Ege Aydan, Derya Alabora, Erdinç Gülener gibi güçlü isimler de onlara eşlik etmiş. Gösterime girdiği yıl Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülünü alan filmin renkleri, kadrajları da çok başarılı.

“Bazen sadece bir ‘çıt’ sesi duyarsın. Bu sesi duyduğun zaman da gitmen gerekir. Bazen bir eşyadan gelir, bazen üçüncü bir şahıstan. Çünkü bazıları abajur alır evlerine, bazıları da portatif bir lamba taşır yanında. Bazılarının koltuk takımı vardır, bazıları da otelde yaşar. Bazen her şeyi birden istersin, bazen de her şeyi bırakıp, siktir olup gitmek.”

Filmde, kadınların ilişkideyken beklenti içinde olduklarını düşünen ve bu yüzden hep kadınları eleştiren Arif’in onu seven ama ona bağımlı olmayan, sınırlarını koruyan Müzeyyen karşısında bocalaması, şüpheci ve bağımlı biri haline gelmesi ne yalan söyleyeyim, hoşuma gitti. Bu filmle ilgili sevdiğim bir şey de içinde aşk, acı, ayrılık olmasına rağmen bunların ajite edilmeden, olduğu gibi anlatılması oldu. Aslında gerçek hayatta da bazı şeylerin yaşanıp sonra yanından yürüyüp gidilmesi gerektiği gibi…

Bol diyaloglu, edebi yanı ağır basan, günümüz ilişkilerini irdeleyen filmlerden  hoşlanıyorsanız “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” şimdi Mubi’de, gösterimde. Yazımı, yine filmden bir alıntıyla bitirmek istiyorum:

“Bazen birine karşı hissettiğin şey, dünyadaki tüm kelimelerden daha ağır gelir. Müzeyyen gittiğinde, sanki içimde bir şey koptu. Onunla birlikte hayatımın bir parçası da gitti. Onunla her anı, her gülüşü, her bakışı kaybettim. Geriye sadece anılar ve içimdeki bu derin boşluk kaldı. Ama aşk, işte böyle bir şeydi. Bazen kaybetmek, bulmaktan daha çok şey öğretir insana. Ve ben, Müzeyyen’i kaybederek aslında kendimi buldum.”

Keyifli seyirler…

İpek Danış

Similar Posts