Sarıyaz

“İnsan yalnızdı, çaresizdi. Bitkiler gibi kök verip yüzyıllarca tutunamıyor ya da hayvanlar kadar mükemmel koku alamıyor, hızlı koşamıyor, uzakları göremiyor; kanatlanıp uçamıyordu. O yüzden insan insana mecburdu, muhtaçtı işte. Bunu bilmeli, dünya ve insana bunu bilerek bağlanmalıydık.”
Sarıyaz, Mahir Ünsan Eriş’in ilk basımını 2019 yılında, Can yayınlarından yapmış öykü kitabı.
Önce sarı bir toz bulutu gelir, her yeri, manzarayı, yüzleri sarartır. İnsanlar buna bir anlam vermeye, bu huzursuz edici kum fırtınasını yorumlamaya çalışırken deprem olur. Bu tedirgin edici süreci her ev, her karakter başka başka yaşarken deprem kimilerinin hayatlarını sarsacak, kimileri içinse sonun başlangıcı olacaktır.
Mahir Ünsal Eriş bu kitabında küçük bir kıyı şehrinde, aynı olayın etrafından dönen sekiz farklı öyküye yer vermiş. Aynı şehirde yaşanan sekiz farklı hayat. Genç, yaşlı, çocuk, yoksul, bıkkın, hevesli, her biri birbirinden habersiz insanlar. Yazar bu doğa olayının onların yaralarına, hayallerine, hayal kırıklıklarına, içinde olup da fark etmediklerine yansımalarını o kadar iyi anlatmış ki okurken öykülerin içine çekildim diyebilirim. Atmosfer yaratımı, karakter çeşitliliği çok başarılı, o sarı toza rağmen rengarenk bir dünya yaratılmış. En çok da öykülerin fikirlerine bayıldım galiba. Birbirinden bağımsız hayatların sayfalar ilerledikçe birbirine eklemlenmesini ve okuyucuyu şaşırtmasını da ayrıca sevdim. Ayırt etmek zor olmakla beraber en beğendiğim öyküler; “Ecevit, öpücük” ve “Dedemin Turnası” oldu sanırım.
Sarıyaz, yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve gerek dil gerek kurgu açısından tarzı çok hoşuma gitti. Birbirimize görünmez iplerle bağlı olduğumuzu gösteren, barındırdığı yoğun hüznün yanında zaman zaman mizahi öğelere de yer veren bu şahane öyküleri okumanızı çok isterim. Yazımı yine kitaptan bir alıntı ile bitireyim;
“Dünya hali böyledir, insan koyun koyuna yattığıyla bile aynı rüyayı görmez. Herkes kendi hesabına uyanır, herkes kendi kabusuna uyur.”
Keyifli okumalar…
İpek Danış