Algernon’a Çiçekler

“Sevgi alma ve sevgi verme yeteneğinden yoksun olan zekâ, zihinsel ve ahlaki çöküşe, nevroza ve muhtemel psikoza bile yol açar. Ve benmerkezci bir amaca odaklanan ve insan ilişkilerini dışlayan her beynin sadece şiddete ve acıya neden olacağını da eklemek istiyorum.”
“Algernon’a Çiçekler”; Daniel Keyes’in yazdığı, dilimize Handan Ünlü Haktanır tarafından çevrilip Koridor yayınlarınca basılan bir roman. Bu bilimkurgu romanı ilkin hikâye olarak 1958 yılında basılmış ve Hugo Ödülüne layık görülmüş, daha sonra 1966’da roman olarak basılmış ve Nebula Ödülünü kazanmış.
Çok düşük bir zekâ seviyesi ile doğan Charlie, bilim adamlarının, zekâ seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir adaydır. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde test edilmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir. Charlie bu ameliyat için denek olmayı kabul eder. Biz de roman boyunca doktorunun ondan yazmasını istediği günlük ilerleme raporları sayesinde Charlie’nin yaşadığı değişime tanık oluruz.
Kitabı ilk karıştırıp tüm metnin ilerleme raporlarından oluştuğunu görünce sıkılacağımı ve kitabın sonunu nasıl getireceğimi düşündüğümü itiraf edeyim öncelikle. Ancak sayfaları çevirdikçe bende artan bir merak uyandırdı bu raporlar ve adeta elimden bırakamadım kitabı. Roman bize bir yandan Charlie’nin ilerlemesini anlatırken bir yandan da zekâ, mutluluk, yalnızlık, masumiyet, farkındalık üzerine epey düşündürüyor. Zekâ ve farkındalık arttıkça mutsuzlaşıyor muyuz? Zekanın bedeli yalnızlık mı? Duygusal olarak gelişmemiş bir zekâ ne kadar işimize yarar?…
Zekâ, sevgi, kabul görme ihtiyacı, yalnızlık, mutluluk üzerine yer yer hüzün, yer yer umutla yoğrulmuş bir metin okumak isterseniz “Algernon’a Çiçekler” tam da size göre. Keyifli okumalar…
İpek Danış