Ne Zaman Seni Özlesem…

Ne zaman seni özlesem, resimlerine bakıyorum sevgilim. Tam bu sırada lisedeki edebiyat öğretmenim kulağıma eğilip; “Resim değil, fotoğraf” diyor.
O kocaman ela gözlerine bakıyorum, uzun kirpiklerine. Dayımın bir yaz akşamında, balkonda “O mahur beste çalar, müjganla ben ağlaşırız” diye şarkı söylemesi geliyor aklıma. Müjganın kirpik olduğunu bildiğim için öbür çocuklara bilmişlik taslıyorum, gülümsüyorum dudağımın kenarıyla.
Bana doğum günümde hediye ettiğin kitaplara bakıyorum.
“Hasretinden Prangalar Eskittim”
“Sevda Sözleri”
“Ben Sana Mecburum Bilemezsin” ve niceleri.
Onları kendimce sıraya dizip anlam çıkarıyorum; “Demek o da beni çok seviyor, çok özlüyor, yoksa neden bu kitapları alsın ki? Ne bileyim, “Bu İşte Bir Yalnızlık Var” kitabını alırdı mesela” diyorum, “ya da “Veda””.
İlk buluşmamızdan bir gün önceki mesajlarımızı okuyorum. Onları silmemekle heyecanımızı, kalp çarpıntılarını, hayalleri dondurmuş oluyorum kendimce. Sonra bir rüzgâr esiyor, bir ses –hem de benim sesim- “Hiçbir şey ilk günkü gibi kalmaz, her şey geçici” diyor beş sene önceki bilmiş haliyle, sevgilisinden ayrılan arkadaşını teselli ederken.
Pişirdiğim her mercimek çorbasında aklıma düşüyorsun mesela, mis gibi kimyon kokusunu içime çekip “Sevgilim burada olsa, ne de severdi” diyorum. Sonra annem “Yine kimyonunu önden attın değil mi, çorbanın rengi koyulaşmış” diyor sol kaşını kaldırarak.
Öyle bir an geliyor ki; tek başımayken, eksik hissettiğimde, “Her Şey Seninle Güzel” şarkısını dinliyorum. Tam da bu sırada senin sesin çalınıyor kulaklarımda; “Ben Zerrin Özer sevmem ki” diyorsun yüzünü buruşturarak. “Olsun” diyorum, “Ben seni şarkısız da hatırlarım”.
Ne zaman seni özlesem sevgilim, her fırsatta üşüyen ellerime bakıyorum. Soğuk kış gecelerinde, pencerenin önünde, elimi bir bardak çayla ısıtmaya çalışıyorum. Sonra sen “Çay sende uykusuzluk yapıyor, bu saatte demlemesen şunu, yazık sana” diyorsun. “Tamam sevgilim” deyip çayı içmekten vazgeçiyorum, bardağı masaya bırakıyorum. Beni düşünmen içimi ısıtıyor.
Biliyor musun sevgilim; artık ne notalara, ne kitaplara, ne fotoğraflara, ne kokulara ihtiyaç duyuyorum. Çünkü sen gittiğinden beri kendimi temize çekiyorum.
İpek Danış