Alışmak Sevmekten?…
Alışmak Sevmekten?…
Ne tuhaf…
Birileri hayatına adım attığında önce yadırgıyorsun, sonra paylaşıyorsun, gülüyorsun, seviyorsun, sevişiyorsun, onun sevdiklerini sevmediklerini belliyorsun, varlığına alışıyorsun.
Sonra o gidiyor.
“Olamaz” diyorsun. Her şey o kadar onun üzerine kurulmuş oluyor ki onsuz bir hayata alışamam sanıyorsun.
Aylar geçiyor, belki yıllar.
İlk zamanlar günün her anında aklına geliyor.
Sonra bir kahve kokusunda, en sevdiğiniz şarkıda, gecenin bir vakti içilen mercimek çorbasında, yatağın sağ tarafına uzandığında eline değen boşlukta hatırlıyorsun onu.
Sonra bir vakit daha geçiyor, bir anda aklına düşüyor artık hayatında olmadığı ve şaşırıyorsun bunu unuttuğuna. İşte o unuttuğun yer, yokluğuna alıştığın nokta oluyor. Varlığına nasıl alıştıysan, yokluğuna da alışıyorsun zamanla.
Peki o sevgiye ne oluyor o zaman?
Onu da kâğıt gibi katlaya katlaya küçültüyorsun zamanla. Sevgilisi uçup gidiyor, salt sevgisi kalıyor içinde. Bir zamanlar, birine karşı besleyip büyüttüğün sevgi. Ona da kıyamıyorsun, minik bir not gibi sıkıştırıyorsun diğer vadesini doldurmuş duyguların arasına.
İpek Danış